Dayımızın uzun zamandır baktığı balığı ölünce ona sağ üst köşedeki kaplumbağayı almıştım. O zamanlar ilk aldığımda sol alttaki kadardı. Geçen gün akvaryumda ufaklığı görünce şok oldum. İşin komik yanı sağ üsttekinin adı ilk aldığımız haline yaraşır şekilde "minik", yeni ufaklığa dayısı isim koymamış kızım koysun diye Eylüşüm de ufaklığın adını minik koymak istese de olmaz kızım diğerinin adı da minik buna başka bir isim koy dedik veeee fındık ismini koydu. Minik hayatımda gördüğüm en hareketli ve fırlama kaplumbağaydı. Fındık biraz daha sakin mizaçlı. İlk haftalar hiçbir şey yediremedik ölecek diye korktuk, minik şöyle kenara ittiri verip yemleri bitiriyor fındığa bırakmıyor diye 10 gün kadar ayrı ayrı kaplarda bile baktık. Şimdi yemeye başlamış çok şükür. Miniğe alışkın olduğumuzdan bu bize biraz garip geldi. Minik köpek yavrusu kıvamında bir kaplumbağa; gel oğlum, al oğlum diye istediğiniz yere çağırabilirsiniz. O kocaman ağzıyla komşumuzun kızının parmağını bile kapmıştı da zavallı kız ay ay diye elini sallarken hayvanı koltuğun arkasına fırlatmıştı. Çocuk ne bilsin neredeyse bizimle oturup yemek yiyecek iştahta ve aç gözlülükte bir hayvan olduğunu, garibim seveceğim diye uzatmış parmağını ...
Küçükken kocaman bir akvaryumumuz vardı. Ayrı ayrı dönemlerde baktığımız sonları çok kötü biten üç tane de kaplumbağamız olmuştu. Üçünün de adı "Minik" ti. Kardeşim tam bir hayvan delisidir. Kızım ise pek hayvanlarla ilgilenmez gerçi bu sene daha bir ilgili ama... Kardeşimden dolayı ve ben de aslında hayvanları sevdiğimden kızımın bu ilgisizliği şaşırtıyordu beni. Ama minik hayatımıza girdiğinden beri daha da bir hayvan sever oldu. Yıllarca burnumuzdan getiren akvaryumu her fırsatta yok etmeye çalışan annem geçen gün kızıma yılbaşında akvaryum almayı planlamış, şok oldum!!! Sen küçükken bize ne baskılar kur sonra torununa gelince hediye diye akvaryum al...
Miniğin daha önceki yazısı için buraya tık lütfen
Bıdığımın mutlu aile resmi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder