Translate
9 Temmuz 2012 Pazartesi
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUK BESLENMESİ VE SORUNLAR
SİZCE BU ÇOCUK NEDEN BÖYLE PASAKLI???
Çocuğunda yeme problemi olan anneler babalar yıllardır kendi metodlarınızla yedirmeye çalıştınız sonuç ortada madem yemiyor bir de bu taktikleri uygulayın ne kaybedersiniz ki???
diye başlıyorum aileyi iknaya biliyorum çoook uzun bir yazı ama yazıcıdan çıkarıp çize karalaya okumanızı kolaylaştırmak amacıyla bu şekilde yazdım. İlerleyen günlerde örnek uygulamalar ve bazı anılarımla pekiştirmeyi planlıyorum. Umarım yararlı olur...Kendi anılarınız ve sorunlarınız olursa paylaşırsanız sevinirim.
Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının temeli çocukluk döneminde atıldığından bu Çağlarda verilecek eğitim, birey olma yolundaki çocuk için çok önemli olmaktadır.
1-5 yaş arası okul öncesi dönem çocuklarını kapsar.
Okul öncesi dönem, çocuğun yaşamında gelişim hızının yüksek olduğu ve çocuğun kişiliğinin biçimlendiği en önemli dönemdir.
Çocuğun insanlar arası ilişkilerinin düzeyi, tepkileri, düşünceleri, duyguları,
korkuları, alışkanlıkları, olaylar karşısındaki tutumu, iyi veya kötü huylar edinmesi bu dönemde belirlenmektedir.
Okul öncesi dönemde bedensel gelişme hızı bebeklik dönemine oranla yavaşlar.
Yaşamın ilk ve üçüncü yılları arasındaki büyüme hızı, üçüncü ve beşinci yılları arasındaki büyüme hızının yaklaşık iki katıdır.
Okul öncesi dönem çocuğu yemeğini yardımsız yiyebilir. Ancak bu alanda yapılan
çalışmalar, beş yaşa kadar çocukların kendi başlarına yemek yiyememelerinin normal
olduğunu, 6 yaştan sonra hâlâ kendisi yiyemiyorsa bu durumun desteklenmesi gerektiğini ve uzmanlarla iş birliğinin yapılmasının önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Çocuklar 4 yaşında bıçak kullanabilirler ancak sert besinleri yardımsız kesemezler. Kesme işlemi 6 yaşından sonra başarılabilir ve çocuklar ancak 7 yaşında yemekte yalnız bırakılabilir.
Çocuğun sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazanmasında anne babanın tutarlılığı ve
iyi örnek olması temel kuraldır.
Okul öncesi dönem çocuğu taklitçidir. Erkek çocuk babayı, kız çocuk anneyi taklit
eder. Çocuğun aile ile masada oturması uygun beslenme alışkanlığı kazanması için büyük önem taşır. Anne ya da baba yemek seçici ise ve yemekte aşırı titiz davranılıyorsa ve çocuk üstüne dökmemesi, etrafa sıçratmaması için sürekli uyarılıyorsa çocuğun olumlu alışkanlıklar geliştirmesi zorlaşır.
Okul öncesi dönem çocuğu, besinlere karşı belirli ve kesin tavırlar koymaya başlar.
Bu yaş grubu çocuklar besin grupları içinde en az sebzeleri sever. Ayrıca bu yaş grubu çocuklar besinleri karışık olarak tüketmekten hoşlanmaz. Besinitanıyabilecekleri şekilde görmek ister ve besinler elleri ile yiyebilecekleri şekilde olursa daha çok hoşlarına gider.
Anneler, sebzeleri çocuklara sunarken pişirme şekli ve servisine özen göstermelidir.
Bu yaş grubu çocukları genellikle lahana, karnabahar, pırasa, kereviz gibi sebzeleri keskin tatlar ve kokulara çok hassas oldukları için ayırt edebilirler. Bu nedenle çiğ yenebilen domates, havuç gibi sebzeleri pişmiş diğer sebze yemeklerinden daha çok tercih ederler. Bu tür sebzeler ince kesilip verilirse daha kolay ve severek tüketirler.
Birçok sebzeyi sevmiyor ve yemiyor diye çocuğu hırpalamak ve üzmek doğru
değildir. Sınırlı da olsa yediği birkaç sebze ve yediği çeşitli meyveler, sebze ve meyve grubundan alması gereken besin ögelerini karşılamaya yeter. Unutulmamalıdır ki okul öncesi dönem çocuğu besinler konusunda seçicidir. Her besini iştahla yemez. Sevdikleri oldukça sınırlıdır. Aile çocuğun sevmediği yemekleri sofraya koyarak onun görmesini ve öğrenmesini sağladığı sürece çocuk ileri yaşlarda bu yemekleri severek yeme alışkanlığı kazanır. Tekrar tekrar aynı yemeği gören çocuk genellikle bir süre sonra kendiliğinden yemeği tatmak ister.
Çocuklar yemek yerken gözlem altında tutulmalıdır. Yemekle ilgili hiçbir uyarı
çocuklar yemek yerken yapılmamalı, gereken uyarılar yemekten önce ya da yemekten sonra yapılmalıdır. Yemek ile ilgili bir ceza verilmemelidir. Annelere, çocuğun yemek yemesi ile ilgili bilgi verirken ya da soru sorarken çocuğun ortamda bulunmamasına özen gösterilmelidir.
Çocuklar grup içinde ve anneden ayrı olduklarında daha farklı davranış sergiler. Evde
hiç yemediği bir yemeği okul öncesi eğitim kurumlarında arkadaşları ile birlikte iştahla yiyen çocuk örnekleri çoktur.
Çocuklar için iki öğün arası 4–5 saatten az olduğunda çocuğun fizyolojik açlık
duygusu gelişemeyebilir. Bu nedenle iştahsız çocuklar daha uzun aralıklarla beslendiklerinde daha iyi yer. Çocuklara sevmedikleri bir besin için ısrar edilmemeli, yemek önüne konulmalı, 20 dakika geçmesine rağmen yemiyorsa önünden kaldırılmalıdır. Bu yaş çocuklarının baharatlı ve karışık yemeklerden hoşlanmadığı unutulmamalıdır.
2 su bardağı süt (400–500 g), 1 kibrit kutusu kadar peynir ya
da çökelek çocuğun günlük süt ve türevleri ihtiyacını karşılamaktadır.
bir köfte kadar et ya da bir yemek kaşığı kuru baklagil büyüdükçe (4–6 yaş) bu oran 1- 1 1/4 porsiyon miktarı artırılmalıdır. Çocuğa, her gün bu besinler verilemiyorsa en azından gün aşırı bir yumurta yedirilmelidir. Yumurta verilmediğinde veya yumurta ve et az verildiğinde kuru baklagil miktarı artırılmalıdır. Haftada, İKİ kez balık yedirilmesine karaciğer, yürek,böbrek gibi sakatat etlerinin ayda en fazla iki defa verilmesine dikkat edilmelidir.
Günlük alınacak yağın yarısının bitkisel sıvı yağ olmasına dikkat edilmelidir. Kullanılacak sıvıyağ hep aynı çeşit olmamalı fındık,pamuk,kanola, ayçiçek, mısır özü, zeytin yağı vb gibi yağ çeşitleri dönüşümlü kullanılmalıdır.
iştahsızlığın bir hastalıkla ilişkili olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır.
İştahsızlık şikâyetiyle doktora başvuran her çocuğun beslenme becerileri, besin
tercihleri, anne baba ilişkisi, aile içi etkileşimi sabırla irdelenmeli ve en uygun çözüm hep birlikte üretilmelidir. Hastalık tespit edilmişse öncelikle bunun tedavi edilmesi gereklidir. Okul öncesi çocuklarda görülen iştahsızlığın en önemli ve en sık nedeni,bozulmuş anne-baba-çocuk ilişkisi ve yanlış davranış modellerinin benimsenmesidir. Annebabalar öncelikle kendi davranışlarını, tepkilerini irdelemeli, doğru modelleri benimsemelidir.
İştahsızlık problemi ile ilgili öneriler
Her çocuğun yemek yeme kapasitesinin farklı olduğu bilinmelidir.
Yemek yeme konusunda yapılan zorlama, baskı ve cezalandırma gibi
müdahaleler çocuğu yemek yeme isteğinden uzaklaştıracağı için bu tür
davranışlardan kaçınılmalıdır.
Ağır ve oyalanarak yemek yiyen çocuğa tepki gösterilmemeli, keyifli
konuşmalarla yemek zevkli hâle getirilmelidir.
Çocuğa yemek konusunda alternatifler ve değişik tatlar sunulmalıdır.
Yemek yerken herhangi bir konuda çocuğu eleştiren konuşmalar
yapılmamalıdır.
Çocuğun tabağına çok fazla yemek koymak yerine, yiyebileceği kadar
yemek koyup bitirmesi sağlanmalıdır.
Evde yaşanan gergin hava ya da tartışma ortamı çocukların iştahlarının
kesilmesi için yeterli bir nedendir. Dolayısıyla yaşanan sıkıntı ve
üzüntüler çocuğa hissettirilmemelidir.
Çocukların açık havada oyun oynamalarına olanak sağlanmalıdır.
Arkadaşları ile birlikte yemek yiyebileceği ortamlar yaratılmalıdır.
Özellikle sıcak havalarda, sık sık ağır yemekler yedirmek yerine hafif
ama besleyici yiyecekler tercih edilmelidir.
Sofrada sohbet edilmeli ve buna çocuk dâhil edilmelidir.
“Atıştırma-abur/cubur” alımı kurala bağlanmalı ve sınırlandırılmalıdır.
Daima masada yemek yenmelidir. Ve yemek esnasında TV video kullanılmamalıdır...
BESİN ALERJİLERİ:
Alerjik etkisi en sık görülen besinler; balık ve diğer su ürünleri, (özellikle midye,
istiridye gibi kabuklu olanlar) yumurta, çikolata ve kakaolu besinler, muz, çilek, kavun, turunçgiller, enginar, kuşkonmaz, domates, kereviz, bezelye, fasulye, buğday, fındık, ceviz, fıstık gibi kuru yemişler, sucuk, salam, sosis, salamura ve baharatlı yiyeceklerdir. Alerjiyapan besinler kişisel ayrım gösterir. Bazı bireyler birkaç besine birden aşırı duyarlı olabilir.
Alerjik tepkinin şiddeti, sorumlu besinin yenen miktarına, yeme sıklığına, hazırlama
şekline ve bireysel özelliklere göre değişiklik gösterir. Belirtiler, alerjik besin yendikten sonra ilk dört saat içinde görülebileceği gibi iki üç gün sonra da görülebilir. Besinin alınan miktarına, çeşidine ve bireysel özelliklere göre en sık rastlanan alerji belirtileri; ciltle ve sindirim, solunum, sinir sistemiyle ilgilidir. Besin alerjisinde en sık görülen belirtiler deride kaşıntı, kızarma ve sivilce, kusma, ishal, vücudun bazı bölgelerinde şişme, terleme ve yorgunluktur.
Besin alerjisi olan kişilerin beslenmesinde temel ilke, alerjik besinin diyetten
çıkarılarak yerine eş değer başka besinin konması, yeterli ve dengeli beslenmenin
sağlanmasıdır.
Aşırı Yemek Yeme
Günlük menüde şekerli ve unlu gıdaların çok yer alması ya da çocuğun bu tür gıdalarla ek yönlü beslenmesi şişmanlığa yol açabilir. Çocuğun tabağına gereğinden çok yemek konulması ve yemesi için zorlanması da aşırı yeme alışkanlığını geliştirebilir. Şişmanlık problemi olan çocukların menüsünde şekerli, unlu ve yağlı gıdalar olabildiğince azaltılmalıdır. Öğün aralarında şeker, tatlı, kuru yemiş gibi yiyecekler yerine meyve, meyve suyu vb. verilebilir. Aşırı şişmanlık durumlarında doktora başvurulmalı, doktor denetiminde diyet uygulanmalıdır.
Aşırı yemek yeme alışkanlığının nedenlerinden bir diğeri de ailelerin çocuklarının
yedikleri ve harcadıkları enerji hakkında yeterli bilgiye sahip olmamalarıdır. Bazı aileler beslenme alışkanlıkları nedeniyle fazla besin tüketmektedir. Genellikle yemeklerin damak zevkini de etkileyecek şekilde hazırlanması ve yemek saatlerinin hep birlikte neşe içinde geçirilen anlar olması yemek tüketimini de etkilemektedir. Bazen sıkıntı ve üzüntü ve güvensizlik içinde olma ve bu durumlarını unutma isteği fazla yemeye neden olabilir.
Psikolojik etkiler bazen fazla bazen de az yemenin nedeni olabilir. Ailelerin çocuklarını fazla beslenmeye zorlaması, çocukların çok dolan midelerinin çabuk boşalmasına neden olabilir.
Özellikle aşırı tatlı besinleri alan çocuklarda kan şekerinin yükselip birden düşmesi acıkma nedenidir. Yeterli sürede çiğnenmeyen ve hemen yutulan besinler beyindeki tokluk hissini uyandırma zamanını geciktirir. Bu da kısa sürede çok besin almaya neden olur.
Okul öncesi dönemindeki çocuklar beslenmede yemek seçmeye başlayabilir. Çocuk sadece birkaç yemeği yemek istemiyorsa sorun değildir.Eş değer gıdalar ile eksiklik giderilebilir çocuğa alışması için zaman tanınır. Ancak çocuk bir kaç çeşit yemek
dışında başka bir şey yemek istemiyorsa beslenmede sorun yaşıyor demektir. Mutlaka yardım alınmalıdır.
1-5 yaş arası çocukluk döneminin en önemli özelliği çocukların kendi iç dünyalarından sıyrılıp çevreyle etkileştiği ve davranış edindikleri bir dönem olmasıdır. Beslenme alışkanlıkları da bu dönemde değişiklik gösterir. Bu dönem taklit etme davranışlarının en baskın olduğu dönemdir. Çocuklar anne, baba ve evde yaşayan diğer bireylerin olumlu ve olumsuz tüm davranışlarını taklit eder. Okul öncesi çağı çocuğuna iyi örnek olmak ve olumlu davranış sergilemek beslenme açısından büyük önem taşır. Taklit ettiği ebeveyninin olumsuz davranışları çocuğa da yansır. Örneğin, sebze yemeyen bir annenin çocuğunun da sebze sevmediği sık karşılaşılan bir durumdur. Yetişkinler yemekler arasında ayrım yapmamalı, bu konuda çocuklara kötü örnek olmaktan kaçınmalıdır.
Anne sütünden ek besinlere geçildiği dönemde besinler tek tek bebeğe tattırılmadıysa
ve genelde bulamaç bir beslenme tarzı benimsendiyse(kendi ağzında çiğneyip çocuğuna veren bir hastam bile olmuştu...) çocuk tadını bilmediği besinleri reddeder.(Okuduğum bir yazıda gebelikte çok çeşit beslenen anne bebeklerinin daha geniş bir menüye sahip olduğu bunda gebelik esnasında çocuğun içinde bulunduğu sıvıya -amnios sıvısına- tatların geçtiği belirtilmişti ne kadar bilimsel bilemem ama denemek bi şey kaybettirmez hatta kazandırır bile... ) Bu dönemde çocuklar kendini ispatlamaya çalışır ve tercihlerini ön plana almak ister. Zorlama ve ısrardan hoşlanmaz ve bu zorlamalara zıt davranış geliştirerek yemek yemeyi reddedebilir.
Çocuğun çevreye olan ilgisi yemek yemeyi ikinci plana atmasına neden olabilir. Daha
çok psikolojik nedenlerle çocuklar yemek seçer. Seçtiği besinle ilgili geçmişte yaşadığı olumsuz bir duygu o besini daha sonraları reddetme nedeni olabilir. Örneğin, A yemeği çocuğa bir kez zorla yedirilmişse çocuk o besine karşı tepki oluşturabilir. Yemeklerin hazırlama ve sunuş biçimi de yine yemek seçme nedenleri arasındadır.(Sık karşılaştığım bir örnek hiç süt içmeyen çocuğa peki cacık sever mi dediğimde ooo bayılır 2 kase yer denilmesidir ee o zaman onu ver be kardeşim sütü de ama hiç verme gözünün önüne bile getirme kesinlikle demiyorum sen de iç çocuk görsün içmezse sen bilirsin de onun sütünü de iç o zaman gün geçtikçe yaa bu süt yoksa benim bildiğimden daha farklı bir şey mi diyen çocuk sırf meraktan bile olsa tadar...)
Yemek seçen çocuklara yiyecekler değişik şekillerde hazırlanarak yedirilebilir. Ayrıca çocuğa yemeği değişik biçimlerde sunarken seçme şansı da tanınabilir. Örneğin; ıspanağı börek olarak mı, yumurtalı mı, yoğurtlu mu, kıymalı mı yemek istediği sorulabilir.
Çocuğun iyi davranışlarda bulunduğu zamanlarda şeker, çikolata vb. şeylerle ödüllendirilmesi bazı besinleri reddetmesine neden olacak ve hep aynı şeyleri aynı yöntemle isteyecektir. Bu çağdaki çocuklara çeşitli besinlerin ne kadar gerekli olduğu onun büyüme ve gelişmesini sağlayacağı, yemezse büyüyemeyeceği her fırsatta anlatılmaya çalışılmalı ancak onun benimseyeceği bir öğretim şekli kullanılmalıdır. Çocuk süt içmek istemezse zorlamak yerine sütten yoğurt, muhallebi ve sütlaç yapılarak verilebilir. Çocuk et yemiyorsa kuru baklagillerden hazırlanan bir diyetle protein gereksinimi karşılanabilir.
Yeme aralarının uzun olması nedeniyle çocuğun 3 öğün yerine, 5 öğün yemesi planlanmalıdır.
Öğünler arasında meyve, süt, meyve suları, ayran gibi kesinlikle hazır değil tamamen evde hazırlanmış yiyecekler verilmelidir.
Bu dönemde büyüme hızı ve iştahı azalacaktır. Yemek saatlerinde sıkıntılı anlar
yaşanabilir. Ailesi ile birlikte sofraya oturarak yiyen ve elleriyle, kaşıkla yemesine izin verilen bebekte genellikle yeme sorunları pek görülmez.
Öğünlerde çocuklara en çokihtiyacı olan besinleri vererek her oturduğunda tam bir öğün alması beklenmemelidir. Öğün aralarında abur cubur yemesine engel olunmalı, yemek istemediği zaman zorlanmamalıdır.
Yemek yerken solunum yollarına besin kaçırmaması için bebek, gözetim altında
tutulmalıdır.
Çocuk kaşık kullanmaya başladığında yiyebileceği besin miktarı yetişkin
porsiyonunun dörtte biri kadardır. Çocuğun bu besini kendi yemesi için izin verilmelidir.
Doyduğunu gösteren başını sağa sola çevirme, yemeği itme, ilgisiz görünme vb. hareketlere dikkat edilerek yemesi için zorlamamalıdır.
Bu dönemde çocuk sürekli olarak belirli bir besini isteyebilir. Örneğin, her kahvaltıda sadece peynir yemek isteyebilir. Sevdiği besinler her gün değişebilir. Bir gün yumurtayı çok severken ertesi gün asla yemek istemeyebilir. Bu durumda sakin olunmalı ve sağlıklı besinler vermeye devam edilmelidir. Ayrıca bazı çocuklar öğünlerini sizin yeterli gördüğünüz kadar yemeyebilir fakat zamanla ihtiyacı olanı yemeye başlar.
Çocuğu eğitmek görevini ve sorumluluğunu paylaşan bireylerin, katı yasakları ve
cezalandırmaları, sınırsız hoşgörüsü, çocuğun her istediğini verme ve yapma gibi
davranışları beslenme ve iyi alışkanlıklar kazandırmayı zorlaştırmaktadır. Çocuklar, aile bireylerinin beslenme konusunda söylediklerinden çok yaptıklarından etkilenir.
Beslenme saatleri ve aile sofrası, çocuğun beklediği mutlu bir olay durumuna
getirilmelidir. Aile sofrasında tartışma, sürtüşme, acı ve üzüntü verici konuşmalar
yapılmamalı, çocukla da ilgilenilmelidir. Büyükler belirli yiyecekleri sevmediklerinden, çocuğun az yediğinden, iştahsız olduğundan ve bazı besinleri sevmediğinden söz etmemeli, başka çocuklarla karşılaştırma yapılmamalıdır.
Kendi kendine yeme becerisi gelişinceye dek çocuğa yardım edilmelidir.
Anlayabilecek yaşta çocuğun hoşuna gidebilecek konuşmalar açmalı, ilgisi yönlendirilerek sorularından ve fırsatlardan yararlanılarak iyi alışkanlıklar kazanmasına yardım edilmelidir.
Çocuk beslenmesinde yapılan yanlışlardan biri de çocuğun isteklerini ön plana alarak
tek lezzetteki besinlere yer verilmesidir. Çocuğa yemek listesi hazırlanırken her lezzetteki besinden bulundurulmasına özen gösterilmelidir. Yemek ve kahvaltı sırasında ya da aralarında şekerleme, pasta, kurabiye, kolalı içecek ve benzerlerine alıştırılmamalı ancak butür besinlere de kesin yasak konmamalıdır (Yasaklar her zaman en çekicidir...)
Çocuk, zevk aldığı bir oyunu oynarken yemeğe çağrılmamalı, gerekirse yemeğe yakın,
ilgisi başka yöne kaydırılmalıdır. Yorgun, huzursuz ve kuşkulu olduğu anlarda yedirilmeyip biraz beklenmelidir. Bu anlarda yemeğe zorlanırsa beslenmeye ilgisi azalır hatta sindirim güçlüğü çeker. Ayrıca yiyecekler çok sıcak veya çok soğuk olmamalıdır.
Okul öncesi çocuklarına kişisel temizlik alışkanlıklarının da kazandırılması gerekir.
Yemekten önce ve sonra ellerin yıkanması, dişlerin temizlenmsi, yıkanmadan meyve
yenilmemesi gibi konularda iyi alışkanlıklar kazandırılmalıdır.
Çocuk rahat ve dinlenmiş olarak sofraya oturtulmalıdır. Böylece yemek yerken
yorulmaz.
HATIRLATMALAR VURGULAR:
Çocuğun kullanacağı kaşık ve çatal çocuğun eline ve ağzına uygun büyüklükte
olmalı, oturuş yüksekliği masaya göre ayarlanmalıdır.
Yemeğini kendisinin yemesi beklenmeli, yemek yerken yetişkinler kadar
becerikli olması beklenmemeli, üstüne ve etrafına dökmesini önlemek için
koruyucu önlük ve örtü kullanılmalıdır.Sürekli haydi çabuk gibi uyarıcı kelimeler kullanılmamalıdır.
Yemek zamanında neşeli ve mutlu bir atmosfer yaratarak bu saatlerin çocuğu
mutlu yapan saatler olması sağlanmalıdır.
Yemeklerdeki porsiyon miktarları küçük olmalı ve çocuğun ihtiyacı olduğunda
yardım edilmelidir. Koca bir tabağı dolu dolu vermek yerine az miktarda koyup bitirince alkışlanmalı tebrik edilmeli biraz daha ister misin denilip yeniden önüne az miktarda konulmalıdır.
Çocuğun yemek seçmesini önlemek için 0-1 yaş döneminde çocuk değişik
tattaki ek besinlere alıştırılmalıdır.
Genelde alması gereken ek besinler üç öğünde verilmeli, gerekirse ikindi vakti
meyve ve meyve suyu, yatarken de süt içirilmelidir. Yemek aralarında
şekerlemeler, kola, pasta, bisküvi ve kurabiye verilmesi yanlıştır.
Eğer ailenin yeterli ve dengeli bir beslenme düzeni varsa çocuk için özel yemek
hazırlamak gerekmemektedir. Yalnız çocuğun dişleri tamamlanmadığı için
çiğnenmesi güç yiyeceklerin yumuşak bir duruma getirilmesi gerekir. Ayrıca
yemeklere ilave olarak çocuğa biraz süt, muhallebi veya yoğurt verilmelidir.
Çocuklara İyi Beslenme Alışkanlığı Kazandırmada
Yapılmaması Gereken Davranışlar
Zorlama, tehdit, korkutma: Zamanında ve yeterli miktarda yemediği, etrafı
kirlettiği, çok yediği için ya da başka nedenlerle çocuğa baskı yapmak,
bağırmak, zorla yedirmeye çalışmak, cezalandırmak gibi davranışlar çocuk
üzerinde sonradan düzeltilemeyecek zararlı izler bırakır.
Çocuğun her istediğini yapmak ve yedirmek: Çocuğa aşırı ilgi göstermek,
sonsuz hoşgörüyle onun isteklerine boyun eğmek, ne istiyorsa yapmak, vermek
gibi davranışlar çocuk için kötülüktür. Sınırsız hoşgörü ile dengeli kişilik yapısı
gelişemez.
Eğlendirerek yedirmek: Şarkı söyleyerek, dans ederek, televizyon seyrederek,
peşinde dolaşarak ya da benzeri hareketlerle ilgisini başka yönlere kaydırma
yoluyla çocuğa yemek yedirmeğe çalışmak doğru değildir.
Acele ettirmek ya da oyalamak: Çocuk yemek yerken çok acele ettirmek,
gereksiz yere oyalanmasına göz yummak uygun bir tutum değildir.
Yarıştırma, kıskandırma: Yeterli yemediği için başka çocuklardan cılız ve
çelimsiz olduğunu, başka çocukların iyi yediğini söylemek; onda kıskançlık
hissine neden olarak yedirmeye çalışmak yanlıştır.
Pazarlık, yalvarma, ödüllendirme: Yemeğini yemesi için çocuğa yalvarmak,
yemek yediğinde ödüllendirmek, çocuklarlarla pazarlık yapmak doğru
davranışlar değildir.
KAYNAK: www.ilyasyolbas.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder