Osmaniye Düziçinde bir şelale varmış diye duyduk ve bir pazar haydi bakalım nasılmış diye yollara düştük...
Önce bizi yaş ortalaması beş olan bir çocuk topluluğunun kenarında coşup eğlendiği bir ırmak karşıladı. Biz de atladık tabi suya...
Sonra ırmağın ilerleyen kıyısında bir patikayı izledik. Dere tepe düz gittik...
Ve şelalenin ana kaynağına ulaştık
Hatıra fotomuzu çektik
"Bize coşmak olsun her türlüsüne varız!" pozunu da verdikten sonra
Aynı patikadan gerisin geri döndük
Yolda bulduğumuz papatyalardan taç yapmaya çalıştık, taç yapmanın zorluklarını farkettik
Tarlada saklanmaca oynadık
Hüf hüf çiçeğini bulup üfledik
Dönüşte hiç uğramadan geçer miyiz, kendimizi yeniden suya attık. Bahaneler ile tabi; elim pis olmuş, terliğimi yıkayacam, ayağım çamurlu ve dahası...
Hatta ıslakken yere oturduğundan kirlenen kilodunu bile yıkayacağım diye tutturdu, yeter ki su olsun çamaşır yıkamaya bile razıyız yani...
Güzel bir gündü, güzel bir şelaleymiş; ancak çok bakımsız ve değerlendirilememiş. Civarında bir kaç köy evi dışında bir şey yok. Yapılsa şöyle güzel bir iki tesis...Hatta onu geçtim susayınca su alacak bir bakkal bile yok. Bu şelale mutlaka görülmeye değer bir yer değil, ama bu çevrede oturanlar için fazla beklentili olmayarak bir hafta sonunu değerlendirmek için kullanılabilir.
Şelalenin patikadan yürünerek bulunması çok hoş, yolda çevreyle ilgilenmek, otu böceği sevmek, oynamak, koşmak, düşmek, kalkmak,doğal güzelliklerin tadına varmak ayrı bir tat. Belki arabadan iner inmez hop diye şelaleyi görsek aynı tadı vermezdi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder