Bir zamanlar minik kuşun ardında kitap okuyordum. O önde ben arkada, bir sayfasına baksa ikinci sayfaya bakmıyordu. Zaten aklı fikri koşup eğlenmekte, oturup yemek yemeyen çocuk kitap için durup sabırla okumamı mı bekleyecek... Sabırsız ve hiperaktif....
Bu durumu çocuk gelişim hocamla paylaşmıştım. Böyle zorla oturtmak, peşinde okuyarak gezmek onu kitaptan soğutabilir, tiksindirebilir dedi. Okuyabildiğin kadarını oku kalanı kalsın boş ver dedi. Kısa anlatımlı büyük resimli kitapları tercih et dedi. Ben de aman canıma minnet zaten benim için ona okumak çin işkencesinden farksız oluyordu deyip bıraktım. Ama elimizin altında hep birkaç kitap oldu mutlaka. Sonra gel zaman git zaman bizimki artık televizyonu keşfetti. Onun televizyon karşısında oturup yarım saat-bir saat izlemesi bizim için büyük bir rahatlık oldu. En azından o sürede yapacak işimiz varsa yapıp yoluna koyuyorduk. Yalnızca Caillou izletiyorduk tabi ki(hocamın önerisi ile). Sonra Caillou ile oluşan bu bağını kitaplarda kullanayım dedim. İyi ki de yapmışım. Bir ay öncesine kadar kitapların yüzüne bakmayan çocuk Caillou kitaplarını okuyayım diye bana taşıyor artık defalarca okumaktan bize bıkkınlık geliyordu. Sonra bu kitap sevgisi filizlendi koca bir ağaç oldu. Şimdi kitap okumadan yatmıyor. Okumaktan bize fenalıklar getirtiyor. En üzüldüğüm nokta da o okuyacağım diye peşinde koşturup yorulduğum günler... Meğer her şeyin bir yeri ve zamanı varmış. Boşa kendimi de onu da yormuşum.
Bu kitap Caillou'nun diş doktorundaki macerasını anlatıyor. Bu fotoğrafı özellikle koydum. Bu onun çok sevdiği Saniye ablasının fotoğrafı (benim hastaneden diş hekimi arkadaşım) Saniye'ye olan sevgisi de bu kitabın en sevdiği kitap olmasına büyük sebep aslında. Bir gün arkadaşlar bizde oturuyoruz bakın buna Eylül Saniye abla diyor dedim. Arkadaşlardan biri evet baksana bununda yeşil pantolonu var demez mi... Çok güldük, Saniye renkli pantolonlara bayılır ve yeşil güzel bir pantolonu da yakın bir zamanda almıştı. Çok güzel bir tesadüf...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder