Translate

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Madam Bovary/ Gustave Flaubert







Yaz dönemin en güzel yanı bolca kitap okuyacak zamanları içermesidir. Kaç kitap bitirdim hatırlamıyorum. Bu sene bir de kızımın artık kitap okurken bana dokunmadığını fark ettim. Önceki senelerde değil kitap okutmak, kenarda duran okunmamaktan dolayı küskün zavallı kitabı oradan oraya savurur, yazıldığına okunduğuna pişman ederdi. Artık kendisi de kitap okumayı çok seviyor diye mi yoksa büyüdü diye mi çözemedim. Yalnız ben okurken hiç merak edip de ne yazıyor diye sormuyor kendi içinde belki "anne babaların kitapları çok sıkıcıdır renksiz, resimsiz" diye bir ön yargıya varmış olabilir...


Evet itiraf etmeliyim klasikleri pek sevmem. Beni bu kitaba yönlendiren ve klasiklere bakış açımı değiştiren şey 'ZülfüLivaneli'nin Edebiyat mutluluktur' adlı kitabı oldu. İyi ki de okumuşum. Bu kitabı okuyunca bir şeyi daha fark etmiş oldum ki; kitap kadar değerli olan bir unsurmuş çeviri. Maalesef bu kitabın çevirisi çok kötüydü. O nedenle okuyacaksanız başka basım evinin kitaplarını okuyun. 


Bu kitap basit bir yaşam kesitinden de öte. Bovary' nin yaşamı, hareketleri, tavrı, huyu, hissettikleri  hastalıklı bir kişiliğin hikayesi. Bir insanın çevresindeki insanları gözlemleyerek bu kadar gerçekçi bir karakter yaratması çok şaşırtıcı. Yazar 'ben Madam Bovary' im demiş' belki de o yüzden bu kadar inandırıcı. Edebi anlayışına biraz ters düşebilir ama bence; bir olayı gözlemleyen yaşayan kadar hissettiremez. Gerçi bir de şöyle bir tezat var; her insan da her yaşanılanı eşit algılayamaz, denk algılasa dahi eşit anlatamaz. Yani yaşayan insanın doğru algılayıp güzel paylaşması en kusursuzu olur. Sanırım bu kitap da bu nedenle daha özel oldu benim için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder