Translate

12 Haziran 2014 Perşembe

Kumbara parasıyla-1


Bugünlerde para, işe gidip para kazanma, pahalı, ucuz şeklinde bir bilinç hafif hafif uyanmakta. Kumbaramızda biriken parayla oyuncak aldık. Aslında para konusunda miktar yeter yetmez olayı pek oluşmadı. Parasının herşeyi satın alabileceğini düşünüyor. Kağıt paraların en en büyük paralar olduğunu sanıyor.
İlginçte bir itirafta bulundu, bizim ayakkabılıktaki bozuk para kutusundan pars uçurmuş özür diliyor... Alışverişte de sen alsan yok demez ama sen ver deyince de itiraz etmiyor. Para olayını sinemayla bağdaştırmış ( kreşte sinema için para istenilince götürdüğünden olsa gerek) hep sinemaya gitmek istiyor. Sinemada filmlerin sürekli olmadığını belirli sürelerde gelip gittiğini bir türlü anlayamıyor. Sürekli ayasa gidelim ayası izleyebilir miyim diye tutturuyor. Sinema sevdası aynı babası. Bu günlerdeki favori filmi ise çılgın hırsız1 ve en sevdiği sahne kuduran robotlar ve filmin sonundaki dans sahnesi. Müzikle coşması, dans etmesi ve eğlenmesi de tıpkı baba...

Golf oyuncağını ilginç olabilir diye almıştım ama koltukların altında top aramaktan oyunun tadına varamadım. Top oyunlarını pek sevmiyoruz galiba...


Bu kitapçık da Adana belediyesinin hediyesi çok güzel düşünülmüş ağaç yaşken eğilir ama kitap o kadar kötü kokuyor ki artık kağıdı mı yapıştırıcısı mı o yüzden pek okuyamadık.


Bu domino da meraklı miniğin hediyesi. Meraklı minikten çok sıkıldı eskiden posta paketini bile ona açtırırdık aa postacı amca bana mı getirmiş der sevinirdi şimdi biz açmasak paketinden bile çıkarmayacak. Açıkçası çok fazla kağıt döküntüsü oluyor bana da fenalık gelmişti artık toplamaktan bu sene üyeliği yenilemeyeceğim.
Dominoyi seviyor. "bak kızım bu oyunun adı domino" deyince "ama domino pizza demektir " diye çok tatlı bir yorum yapmıştı.
Geçen gün de İpek Ongun' un mayanın günlüğünü okuyordum "anne maya bir arı adı değilmi hani sarı siyah" demez mi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder