Translate

4 Eylül 2013 Çarşamba

çilek reçeli ve oradan buradan


Bunlar şekerin aşkıyla erimiş çilekler...




Biz çilek reçelimizi; 1 kg çileğe 1 kilo şeker kullanarak hazırladık. 
Bu sene tek fark Silifke çileği olmaması. Bu çilek yayla çileğiymiş. Kesinlikle daha küçük ve daha dayanıksız...Bakalım nasıl olacak memnun kalabilecek miyiz?


Sonunda meraklı miniğe üye olabildik. Son zamanlarda bulmakta çok zorlanıyorduk. Hatta haziran sayısını bulamadık ve takım bozuldu... Osmaniye dergi konusunda sıkıntılı biraz. Sadece Osmaniye de değil; yazlıkta da taramadığımız market kalmıyordu. Her yeni ayla beraber acaba bu sayıyı bulabilecek miyim korkusu sarıyordu beni. 




Bu babişinin kızişine hediyesi Lego. Parçaları tahminimden daha ufak geldi. Bizimki çok sevdi oynuyor bakalım sıkılmazsa...


Tarladan yeni koparılmış tazecik ay çekirdekleri. Çok seviyorum, her türlü kuruyemişi kavrulmamış tazeyken daha da çok seviyorum. Geçenlerde bir piknik yolunda koparmıştık yemiştik resmen dilimde yara çıkana kadar yemiştim.


Bu yaza damgasını vuran yeşil şeftali. Bu tadı bir daha asla unutamam! Umarım bir daha karşılaşırız...


Veeee piknikte aşırdığı domatesi keyifle yuvasında mideye indiregandi yapan masum Elü...


"Afrika kabilelerinden birinde bir bebek doğduğunda kabilenin kadınları hep birlikte ormana çekilir, o bebeğe bir şarkı yaparlarmış. Dikkatle gözlemledikleri bebeğin karakteristik özelliklerini ve gücünü ona anlatan bir şarkı...
Sonra, çok sonra bir gün, hayatla başa çıkmakta zorlanıp da kolu kanadı kırılacak olursa o şarkıyı, yani kendini hatırlasın diye... Afrikalı bebek o şarkıyı dinleyerek buyurmuş...
Günün birinde o şarkıyı tekrarlayamayacak kadar kendine inancını yitirdiğinde, onu tanıyan biri ona şarkısını çalarmış ıslıkla. Kendini, gücünü, öz hâlini hatırlar, kendine gelirmiş..."


Biz de bir şarkı yapasamak da belki ilerde bu sayfaları okuyup, eski güzel günlerini hatırlayıp, kendine destek bulur kim bilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder