Translate

3 Eylül 2013 Salı

KIZILCIK MARMELATI-2013





Hazırlıklar son gaz devam! 
Benim olmazsa olmazım ise "kızılcık marmelatım"...
 Reçel gibi şekerli yiyecekleri az tüketmeye çalışıyoruz, bu sene kızılcık reçeli yapmak aklımda yoktu aslında; ama artık kırmızının cazibesi mi desem, ekşi tutkusu mu onu ben bile ayırdedemedim; nöbet çıkışı yorgun olmama rağmen bir daha bu kadar taze ve güzelini bulamam diye yapışıp aldım hemencecik 1 kilo. 
Çilek marmelatını annem bir gece önceden şekerde bekletir, bunu da öyle yapmak istedim ama pek bir işe yaramadı. Kızılcık kabuklu bir meyve olduğundan kabuğu onu korudu ve suyunu salmasını engelledi. Geçen senekinden biraz daha tatlı olsun istedim (kızımın ilgisini ve sevgisini çekebilmek adına) o yüzden 1 kiloya 1 kilo şeker uyguladım. Yarım çay bardağı da su ekledim. Kaynatıp, süzgeçten geçirip (çok zorlandım kesinlikle bir daha yaparsam çekirdeğiyle bırakacağım) çekirdeklerinden ayırdım. Tekrar kaynattım ve limon sıkmayı unutarak sıcakken kavanozlara koyup ağzını sıkıca kapattım. Çok hızlı tüketmediğimizden küçük kavanozlara koydum. Tabi ki fotodaki kadar küçüklere değil.... O minik kavanozlar bal kavanozunun yanında hediye edilmiş olan yöresel balların kabıydı. Küçük karışımlar için bir tanesini saklamıştım. Kızılcık için gayet şirin bir fotoğraf oldu...






Şekere suyunu salmayıp gururla kendini savunan kızılcıklar...










Tam parmaklamalık bir kıvamda...
Anneme tatması için bu kavanozu götürdüm ve "annee baaakkkk" dedim ona uzattım. O da kendisine göz altı kremi aldım sanmış. O ne öyle minnacık diye dalga geçti. Bayağı güldük... "Eeee kıymetli tabi, beni bu sene çok yordu!!!" 


Nöbetten sonra bu notu görmek beni çok mutlu etti...
"Çay demlenmişse reçeli yapmanın tam sırasıdır!!!" diye başlamıştım o güne...

Geçen sene ki kızılcık marmelatı ile ilgili yazım burada 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder