Bu hafta sonu eşimin doğum günüydü. Doğum günü çocuğunu kırmadık ve atladık yola. Hedefimiz Antep hayvanat bahçesi tabi. Hava tam gezmelikti; ne çok, sıcak ne çok soğuk. Daha önce kızımız yokken 2008 yılında gitmiştik tam 5 yıl sonra minik kuşumuzla yeniden gittik, tam da beş yıl önce hayal ettiğimiz gibi. Çocuklar için, büyükler için ve yaşlılar için, kısacası her yaştan insan için çok hoş bir yer. Bu sene farklı olarak ücretsiz gezi trenleri ve ücretli ata binme etkinlikleri, papağanlarla fotoğraf çekilme etkinliği vardı. Cıvıl cıvıl kıpır kıpır bir park olmuş...
Maalesef bebek arabamızı yanımıza almamışız, çok zorlanmasak da olsa iyi olurdu. Zaten açık alanlar çoğunlukta olduğundan kesinlikle şapka, gözlük, güneş koruyucu gerekli...
Çocuk her yerde çocuk işte, hayvanları bırakıp takıldı bir parka hiç kaykay hiç salıncak görmemiş gibi, gelmedi o yüzden göremediğimiz bir kaç hayvan kaldı. Su samuru, zebra,fil, fokları göremedik. Hatta biz gezerken fok gösterisi vardı da yetişemedik...
Miniğim içimizde en cesurumuzdu. Hiç tereddüt etmeden bindi ve atı onu çok sevdi. Biz ayrılırken kızımı kokladı durdu.İsmi "Lady" imiş. Atlar stresli insanlara yaklaşmazmış. Bizim kız maşallah pek bir uyumlu, pek bir relax'tır. At bile anlamış olmalı bu durumu.
Bilet alırken eşim biz de binebiliyor muyuz diye sorunca görevli bayan "gözetmen eşliğinde binebiliyorsunuz, yalnız binmenize izin vermiyoruz" dedi...Yalnız bineceğimizi sandı:) demek ki bilip de talep edenler de var...
Binerken biletimizi soran görevli kaskı bana uzatıyormuş, ben de hopp diye bileti içine atıverdim. Güldük, "pamuk eller cebe" demiş gibi oldu yani.... Heyecandan olsa gerek bunu çoğu insan yapıyormuş.Kişi başı iki tur bindik 6 TL verdik (1 turu 4 lira), yalnızca ben turları tamamlayamadım, çok tırstım, hemen bir turda indim. Daha önce bir deve ve eşek deneyimim olmuştu hiç bana göre değilmiş yeniden onu anladım...
Şirin giriş kartımız.
Yolda ben maymun ve kuşları görmek istiyorum diyerek geldi. Sürüngen, timsah, yılanlara bakmak bile istemedi hatta korkarız sonra bakarız boşver deyip kaçtı...Yırtıcılardan pek hoşlanmıyor sanırsam...
Maymunlar ise yazlık mekanlarındalarmış daha önce camekanlı bölümde görmüştük, bu sene dışarıda kafestelerdi, ancak çok kötü kokuyorlardı. Hatta ilk kızım aldı kokuyu hemen kaçalım dedi. Normalde ilk koku alma rekoru benimdir ama bizimki beni sollayacak gibi...
Benim en sevdiğim bölüm ise akvaryum oldu. Çok tatlılar, tabi ki favorim "Nemo"
Girişteki şirin boy ölçer zürafa, belki ilerleyen yıllarda tekrar gelirsek hep burada foto çekeriz, ilginç bir anı olur.
Biz ilk geldiğimizde arkadaki kuşun kanatları bomboştu yıllar yeşertmiş can vermiş resmen heykele...
Hayvanat bahçesine gitmeden bir yerde yemek yedik. Saklı bahçe diye bir yer. Çok güzel geniş bir bahçesi var. Bu benim tercihim "Haşhaş kebabı". İçerik olarak beytiye benziyor, ama tadı biraz farklı; sosları ve baharatları farklıymış. Lezzetliydi ancak kebabı da ayranı da çok tuzluydu. Ben tuzsuz yiyen biri olmamama rağmen tuzlu geldi, tuzsuz yiyenlerin özellikle belirtmesi gerekebilir.
Tavşancık patates yemek istedi. Taa Osmaniye'den kalk gel patatese talim, tabi ki anne yüreciği dayanır mı? benim kebabın yarısını resmen o yuttu.
Minik de olsa güzel temiz de bir oyun alanı var. İlk girdiğimizde "vayy ne hoş bir yer" demiştim ama Antep genel olarak şık mekan ve kafelerin çoğunlukta olduğu bir yer. İnsanları yemeyi, içmeyi, gezmeyi seviyorlarmış o sebepten her halde...
Antep gezilmesi gereken bir yer mutlaka hele de çocuklu aileler için. Hayvanat bahçesini gezmeye gittik ama bir çok yer gezip, doyamadan döndük. Gittiğimiz diğer yerleri ayrı yazılarda paylaşacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder