Fıstığımı ilk kreşe yolladığımız günü hatırlıyorum. O zamanlar çok küçüktü, konuşması biraz gecikmişti ve sosyalleşmesini desteklemek amaçlı yarım gün yolluyorduk. Tam bir ay gitti. Anne baba demeden gittiği kreşte öğretmenim demeye başladı... Almaya gittiğim ilk gün panoda çocukların çalışmaları vardı. Armutları boyamaları istenmiş olacak, gözüm hemen değil armutları, sayfayı taşırdığı her halinden belli kocaman karalama yığınına takıldı, tabi ki bizim canavarın eseriydi. Çok gülmüş, çok da mutlu olmuştum. Yine de bu kadar zaman verip karaladığına şükretmiştim. Çünkü ilgisi iki saniyeydi o zamanlar; kağıdı yırtmak ,ortaya savurmak, hatta kalemleri fırlatmak varken kim oturup resim boyayacak? Çok şükür o günlerden işte bu günlere....
Gittiği bir ay boyu her hafta hasta oldu. Zaten Ardahan' a tayin olduk ve ilk gittiğimizde kreşler yaz tatilindeydi. O yüzden bakıcı bulmuştuk. İlk kreş maceramız o yüzden kısa sürdü. O zamanlar iki veya iki buçuk yaşındaydı ama bayılıyordu kreşe. Öğlen uykusundan uyandırıp götürüyorduk. Annem "hadi kızım uyan okula" diye uyandırıyor, bizimki "okkalaaaa" diyerek gözü kapalı gülümseyerek uyanıyordu. Bu komik anıyı kamera ile yakalamaya çalıştık ama bir türlü yakalayamadık...
Şimdi de hanımefendi kesiyor, yapıştırıyor, boyuyor, çiziyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder