Yoğun bir gündü aslında, işte pek yorulmadım, hatta "İyi, eve gider biraz ütü yaparım" diyordum ki kızımın ayağına küçük gelen eski spor ayakkabıları aklıma geldi.
Yoğun bir işin varsa ve çocuklu biriysen plan yapmamaya alışacaksın...
Daha komiği eşim de Adana' da tiyatro varmış, ona gideriz diye plan yapmış. Şu an gezme, tozma olaylarını hiç kaldırabilecek halde değilim. Gribim, halsizim, hastalığım kızıma bulaştı ve kızım en mız mız günlerini yaşıyor. O yüzden kararı tatlıya bağladık ve en acil olanını ; alışverişi seçtik:)
Eskiden ne çok şey yapardık bizimkiyle günde 3-4 parça yapıp fotoğrafladığım olurdu. Artık hem ben çok zaman bulamıyorum, hem de kızım TV' ye yönelmiş durumda. Yazın sanırım yazlıkta çok alıştı televizyona. Neyse unutturacağız yavaş yavaş.
Geçen akşamlardan birinde migrostan aldığım kağıt tabaklar ile kelebek yapalım dedik. Hemen google dedemize danışıp, kafamda bir fikir belirledikten sonra fotoda görüldüğü şekilde kestim.
Sonra iş boyama kısmına gelince hemen daha güzel gözüksün diye guaj boyalarımıza sarıldık. Ama guaj boyalar kurumuştu, sonra bizimkinin aklına geldi, parmak boyalarını deneyelim dedik (söz konusu oyun ve eğlence olunca kafaları çok hızlı çalışıyo...)o daha beter kurumuş. Tam "tüh yaa" diye hevesimiz kursağımızda kalacakken, ben "kurumuş kızım yapamayacağız" deyince; bizimki "o zaman bizde su katarız" demez mi bazen böyle şeyleri neden ben düşünemiyorum diye de içerlenmiyor da değilim hani... Evet su katılınca gayet başarılı bir guaj boya yapılıyormuş bunu da öğrenmiş oldum.
Bu arada bir tabak ortadan ikiye kesiliyor ve "V" harfi şeklinde bir parça o yarım dairelerden kesilip çıkarılıyor. O çıkarılan parçadan gövdesi ve başı yapılıp tüm parçalar birbirine zımbalanıyor.
Fotoğraf olayını eşim düşünmüş; bize gözlerimizi kapattırıp getirip yapıştırdı, gözlerimizi açınca çok güldük, çok şaşırdık ve sevdik...Ben o fotoğrafa hayatta kıyıp da kesemezdim ama çok tatlı oldu gerçekten. Sonra baktım düz boyayla tüm fırça izleri ve boyama hataları ortaya çıkıyor hemen taktik yapıp o kusurları renkli puantiyelerin dikkat dağıtıcılığına sığınıp gizledik...
Ertesi gün tabi ki alıp kreşe götürdü. Öğretmenlerini görür görmez "Bakın sevgi kelebeğime bu küçük Eylül" dedi. Şaşırdım. Evde ne böyle bir konu ne de böyle bir isim konuşmamıştık demek ki ben aman etraf çok batmadı neyse kişükür diye düşünürken bizimki o minik kafasında bunları kuruyormuş....
Sevgi kelebeğim seni çok seviyorum...
Bu pozu kendisi verdi "Anne ayaklarla makas kullanabiliriz" pozuymuş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder